7 Ağustos 2012 Salı

siyah


bir müzik açtım, seni hatırlatan türünden. gerçi bu aralar ne dinlesem seni hatırlıyorum ama... bir de bira aldım yanıma. kendime verdiğim sözü de biraz ertelemeye karar verdim.. dün, bi süre içmemeye dair sözler etmiştim de.
açtım birayı ve bir yudum içtim. çok acayipti. elini tutmak gibi bi andı o yudumun boğazımdan inişi. sarılırken hiç bırakmak istemeyişim gibi bir andı. sarıldığımızdaki kalp atışlarımızdı.  
öpmek. öpmek gibi bi andı. hem de öyle laf olsun diye öpmek değil,
hakkını vererek öpmek gibi bir andı.  
sonra... 
ben... çok mu özlüyorum artık acaba? 
işin kötüsü özlemeye alışıyorum. bir parçamın hep uzaklarda olacağı duygusuna alışmayı reddediyorum da bazen mümkün olmuyor güçlü kalabilmek. 
korkuyorum. 

ve yine haklısın,
iki şıkkı olan bir tercihin ilkini seçip anı yaşamıyorum. 
özlemdi, özlemekti diye tutturuyorum. yoksun diyorum. 
gideceksin diyorum. 
ne biranın tadını çıkartabiliyorum,
ne müziğin. 
oysa biliyorum
ne sıcak bira güzeldir, 
ne de bitmiş bir müzik. 

ulaş / 8.8.12
sıcak biraya ve çalmayan müziklere ithafen 

okunmayan mektuplar